27 Şubat 2022 Pazar

KÖPEĞİMİN CİNSİ; İRLANDA SETTERİ

 

Bu yazımda köpeğim Carlos ve ırkından bahsedeceğim. Önce cinsi hakkında kısa bir bilgi verelim.

Carlos’un ırkı Epagneul Breton olarak geçiyor. Ama kırmızı beyaz İrlanda Setteri yazdığımızda da Carlos’un ırkına benzer fotoğraflar görüyoruz. Hal böyle olunca tam ırkını biz de bilmiyoruz. Kırmızı beyaz İrlanda Setteri’ne daha yakın olduğunu düşünüyorum. O yüzden cinsini soranlara Setter olduğunu söylerim. Genel özellikleri zaten Breton ile hemen hemen aynı.  Carlos’un ırkı av köpeği olarak geçer. Ama Carlos'u hiç ava çıkarmadık. Avcılığını muhtemelen yitirmiştir. Setterler çok akıllı olmakla birlikte çok da sevecenlerdir. İyi bir eğitim aldıklarında iletişime çok açık bir hale gelirler.  Bretonlar Fransız kökenli olurken İrlanda Setterleri İrlanda kökenlidir. İrlanda Setter’lerinin cinsi 19’ların sonunda neredeyse yok olmakla karşı karşıya gelmiş. Sadece bir avuç yetiştirici cinsi canlı tutmaya çalışmış. 1970 civarı ise cins yavaş yavaş yeniden çoğalmaya başlamış. İyi ki çoğalmış yoksa Carlos beni nasıl bulacaktı.💜



İRLANDA SETTERİ




EPAGNEUL BRETON

     Setterlerin diğer ırklara göre daha geç olgunlaştıkları söylenir. Diğer ırklardan farklı olarak fiziksel gelişimleri, zihinsel ve duygusal olarak büyümelerini geride bırakır. Yani büyüdüklerinde yavru köpeğe benzer enerjiye ve mizaca sahip olurlar. Carlos zaten hep bebek. Bize geldikten birkaç yıl sonra veterinere Carlos’un ne zaman uslanacağını sordum. Verdiği cevap şu şekildeydi: 3 yıla kalmaz uslanır. Aradan yıllar geçti yine böyle bir soru yönelttim. Bu sefer” Carlos artık böyle değişmez” o kadar gülmüştük ki.. Veteriner bile Carlos’un uslanacağına olan umudunu yitirmişti. Tabii biz de. Gerçekten uslanacağına daha da yaramazlaşan bir bebeğe sahibim. Şapşal köpeğim.😂




                                             💙💗💜


İrlanda Setterleri harika aile hayvanlarıdır. Bina ortamına uyumları da çok iyidir. Bizimki neredeyse hiç havlamaz. Araba ve motor seslerinden hoşlanmıyor bazen onlara havlayı veriyor.  Her an her saniye ilgi bekleyen bir köpek değildir ama neredeyse pili hiç bitmiyor diyebilirim. Öyle bir enerjiye sahip. Aile sahiplerine oldukça düşkün olan bu ırkımız evde uzun süre yalnız kalmaktan da hoşlanmıyor. Beni 5 saat görmese mutsuz oluyor. Eve girdiğimde hırpalanmış gibi duygu sömürüsü yapan gözlerle beni karşılıyor. Onların zaman algısı bizimkinden farklı. 5 saat ona daha uzun geliyor. Ama öyle yalnızken eve ve eşyalara zarar veren bir köpek değildir. Bebekken terlik kaçırır bazen de parçalardı. Onun dışında bir zararı olmadı. Bu yönden de ev ortamına uygunlar. Uygunlar desem de evde köpek zor oluyor dostlar. Cidden sabır ve özveri işi. 

Carlos yaklaşık 9 yıldır bizimle beraber ve 9 yaşında. İngiltere’de kaza geçiren bir aileden Türkiye’ye gelmiş. Sonra bizi buldu. Geldiğinde bebekti belki yaklaşık 9 aylıktı emin değilim. En bebek halini bilmiyoruz. Geldiğinde küçücük bir kolideydi öyle korkak ve çekingendi ki günlerce koliden çıkaramadık. Yanından Hiç ayrılmadım ellerimle yemek yedirmeye çalıştım. Hala elimle yediriyorum. 😂💛 Bunu hiç hesaba katmadım. Ve maalesef böyle yemeye alışmış oldu. Maması hariç ev yemeklerini elimle yediriyorum.  Koliden elini ilk bana uzatmıştı. O günü hiç unutmuyorum. Çok duygulanmış ve mutlu olmuştum. Hala da ailede en sevdiği ve aşık olduğu kişi benim. Her şeyiyle ben ilgileniyorum. Yemesi, gezmesi, yıkanması... Bazen yorucu olabiliyor. Maddi manevi.  Ama yaşattığı her duyguya değer.  Küçüklüğümden beri köpekleri çok severim. Hiçbir zaman korkum olmadı. Kedilere karşı öyle değilim hatta sevmiyorum diyebilirim.  Güvenemiyorum ısınamıyorum kedilere. Köpek her haliyle insana daha yakın. Carlos’u zaten insan olarak görüyorum.

       

                Masamın altına girmeye bayılır.

Beslenme konusunda ev yemeği verilmemesi gerekir, ama biz küçükken verdiğimiz için alıştı. Şuan ki aklım olsa daha özenli ve dikkatli olurdum. Ev yemekleri verdiğimiz içinde biraz kilolu beyefendiJ Irkına göre. İlk yıllar balkonda duruyordu, zamanla ev ortamına alıştı, şuan evin içinde yaşıyor. Geceleri kapıma tekme atarak beni uyandırıyor. Benimle uyumak istediği için.😃Ekstra süslendiğim zamanlar beni inceleyip dudağımdan öpüyor. İnsan değil de ne?💜Ha bir de fotoğraf ve videolarını çekmemden hiç hoşlanmıyor. O yüzden beraber çok fotoğraf çekinemiyoruz bu beni bir miktar üzüyor tabii. 

Hayatta başıma gelen en güzel şeysin.                                                   


    Bu da kızımız Benek, Carlos’un cinsinden Küçük Degimizle birlikte yaşıyorlar, uyumlarına bayılıyorum.💖Benek kız olduğu için siması biraz daha farklı ama ben yinede yüzlerini çok benzetiyorum. Benek daha sevecen ve uysal her an her saniye kendini sevdirebilir. Carlos’u bu kadar rahat sevemezsiniz. Isırma potansiyeli var. Benek aynı zamanda bebekliğinden beri ava da çıkıyor.


                                                          KEYİFLİ OKUMALAR 👐

 



DİZİ YORUMU: BULGASAL İMMORTAL SOULS

 


    Adını duyduğumdan, görselini gördüğümden beri bekliyordum. BULGASAL İMMORTAL SOULS. Adı cezbetti desem daha doğru olacak. Netflix’de her hafta yeni bölümlerini bekleyemeden internetten izleyip bitirdiğim dizi. Dizi hakkında kısa bilgilerimizi verip hemen yorumlamaya geçmek istiyorum.

    18 Aralık 2021-9 Şubat 2022 arası yayınlanan Güney Kore dizisi. Toplam 16 bölümden oluşan dizimiz fantastik dram türünde. Bölümler 1 saat. İMBD puanı 7.5

    Konusu; Reenkarnasyon konulu Kore dizilerine gerçekten bayılıyorum.  Bu dizimizde böyle. 600 yıldır ölümsüzlükle lanetlenmiş olan Dan Hwal intikamı için Min Sang Un’un bütün reenkarnasyonlarını hayatı boyunca takip eder. Bakalım neler olacak…

KARAKTER TANITIMI

1.DAN HWAL



    Dizide bulgasal. İnsanların kanını emen, ölümsüzlük ile lanetlenmiş bir canavar. 600 yıl önce Joseon Hanedanlığı’nda lanetli doğduğuna inanılır, köy halkında herkes korkar ve öldürmek için uğraşır. Babası bile terk eden bulgasalımızı yüksek mertebeli biri sahiplenir. Canavarları öldürmek için gününü ve zamanını ormanlarda geçirir. Lee Jin Wook bu dizisiyle kalbime girmeyi başardı, rolünü gerçekten yaşadı adam.

2. MİN SANG UN


    Eskiden ölümsüz olan ve asıl bulgasal olan karakterimiz. Dan Hwal’ın ruhunu çalarak öldüğü için insan olarak reenkarne olur. İkiz olarak dünyaya gelirler. İkizi bütün geçmişi hatırlayıp Bulgasaldan kaçarken Min Sang Un geçmişi hatırlamamaktadır. Bir gün ikizi ve annesinin ölümüne şahit olan Min Sang Un saklanarak küçük kız kardeşiyle birlikte yaşar. Ailesinin intikamını almak için Bulgasalı arar. Nara’yı daha önce İtaewon Class’da izlemiştim. Bu dizide daha başarılı buldum. Dizi boyunca bu kızı niye nine gibi giydirdiniz ya, o kıyafetler neydi öyle. 


3. OK EUL TAE




    İkinci bulgasalımız Ok Eul Tae’de bulgasaldır. Bulgasal olmaktan oldukça memnun. İnsanların kanını emerek beslenir. Dan Hwal ise sadece hayvan kanı ile beslenmektedir. Bu sebeple Ok Eul Tae daha güçlü ve acımasızdır. Min Sang’un peşindedir. Onu öldürmek ister.

    Bu nasıl oyunculuktur dizide herkesin önüne geçti,  Lee Jon’u ikinci izleyişim  ilk The Silent Sea’ de izlemiştim. Pek bir şey anlamamıştım yan rol olduğu için. Bu dizide çığır aşmış. İzlerken hem nefret edip hem hayran kalıyorsunuz. Dizinin tadı tuzu.

4. Sİ OH




    Min Sang Un’un kız kardeşi, aynı zamanda Dan Hwal’ın 600 yıl önceki karısıdır. Oğulları kördür ve Hwal’ın laneti yüzünden böyle olduğunu düşünüp Hwal’a kin güder. İnsanların ellerini tuttuğunda ruhlarını okuyabiliyor. Ama geçmişini hatırlamaz.


4. NAM DO YOON



    Dan Hwal’ ın beklenmedik anda karşısına çıkıp hayatına sızan karakterimiz.  Çok saf, art niyetli değil. Geçmişte Dan Hwal’ın oğludur. Geçmiş yaşamında kördü, bu yaşamında da kör doğmuş Ok Tae onu tedavi ettirip görmesini sağlamıştır. Ok Tae,  Do Yoon’u onlardan haber alabilmek için içlerine sızdırır. Minnettar olduğu gibi yapmak zorunda kalır. Çok geçmeden ortaya çıkar.

 

5. ŞAMAN BAYAN LEE



    600 yıl önce sürekli bulgasal ile ilgili kehanetlerde bulunan şamanımız. Bulgasalın lanetli olduğunu, sürekli ölüm getireceğini söyler. Yeniden reerkarne olduğunda Hwal onu bulur ve küçüklüğünden beri ona sahip çıkar. Geçmişini hatırlamaz.

 6. DAN GEUK


    Geçmişte Dan Hwal’a sahip çıkıp adını koyan karakterimiz. Hwal’ı oğlu yerine koyar sever ve güvenir. Si Oh’un babası. Yeniden reenkarne olduğunda yolları kesişir.

    Karakterleri okuduğunuzda kafanız karışmış, anlamakta zorluk çekmiş olabilirsiniz, şimdi detaylıca konuşacağız. Yine spoiler olacak.

    Dan Hwal insanken nasıl bulgasal oldu oradan başlayalım, Küçükken öldürülmek üzere olan Hwal’ı Min Sang Un kurtarır. Aradan yıllar geçer. Bulgasal laneti hala konuşulmaktadır. Bir gün Hwal’ın eşi ve kör oğlu Bulgasal tarafından öldürülür ve Hwal buna şahit olur. Bulgasal olan Min Sang Un’a kılıcını saplar.






    Sang’un kılıç ona saplandığı an Hwal’ın ruhunu alır ve onu lanetler. “Sonra ki yaşamımda bana açtığın bu yara ile insan olarak tekrar var olacağım.” Ve Hwal bulgasal olur. 600 yıl hem ailesini öldüren hem de ruhunu çalan bulgasalı yok edip ruhunu geri almak için yıllarca bekler. 600 yıl boyunca defalarca reenkarne olan Sang Un’u kendi öldürememiş hep başkaları ondan önce bulup öldürmüştür. Geçmiş yaşamında Hwal bütün canavarları öldürdüğü için şimdili yaşamlarında hepsi yeniden reenkarne olmuş intikam almak için Hwal’ın ruhunun peşine düşmüştür. Yani Min Sang Un’un. Hwal en sonunda Sang Un’u bulur. Ama önceki yaşamını hatırlamaz. Geçmiş yaşamını hatırlamayan tek reenkarne Sang Un’dur.  Hwal Si Oh’un Sang Un’un kardeşi olduğunu görünce yıkılır.

    Hwal, Sang Un’ u kendi öldürüp cezalandırmak için evine alır. Çünkü diğer canavarlar da Sang Un’un peşindedir. Sang Un’ da beklenenin aksine oldukça iyi kalpli ve uyumludur. Hwal anlam veremez. Numara yaptığını düşünür ama içten içe de Min Sang Un’un varlığına da alışmaktadır.

    Ok Eul Tae’nin bedeninde kara delik vardır. O kara deliğin kapanması için Sang Un’u öldürmesi gerekmektedir. Başlarda anlamıyoruz tabii Ok Eul Tae’nin derdinin ne olduğunu ve geçmişte gerçekten tam anlamıyla ne olduğunu.. Diziyi heyecanlı yapan da bu zaten. Gerçekte ne oldu? Dizi boyunca bu merakı hiç azaltmadılar bu da diziyi başarılı kıldı.

    “Bir kez karşılaşanların yolları kesişmeye devam eder.” Geçmiş yaşamlarında bir arada olanlar şimdi ki yaşamlarında da karşılaşmışlardır. Ama başka insan olarak, geçmişlerini hatırlamayarak. İzlerken hadi artık hepsi geçmişi hatırlasın diye hayıflanıyorsunuz. Sang Un geçmişte ailesini öldürenin Hwal olduğunu düşünürken bu kişinin Ok Tae olduğunu öğrenir ve Hwal’dan yardım ister. Çünkü ikiz kardeşi ölmeden önce “Elinde çizik olan adamı bul, bulgasalı öldürmende o sana yardım edecek .“  demiştir. Böylelikle arlarında iş birliği başlamış olur. Hwal Ok Tae öldükten sonra Sang Un’u da öldürüp ruhunu geri almak ister planı budur. Sang Un öldürmek istediğini bilmesine rağmen yine de yanında kalmak ister ruhunu çaldığı için kendini suçlu hisseder. Geçmişi hatırlamasa da..

     Sang Un içten içe Hwal’a ilgi duymaktadır. Hwal onu sırtında taşımak zorunda kaldığında da hislerinden artık emin olur. Bu sahnede Hwal’ın da ilk kez kalbi yumuşar.


    Ok Tae Hwal’ı sürekli rahatsız eder. İkimizde aynı taraftayız. Öldürmek için neyi bekliyoruz. Sang Un’u bana ver.. Hwal, Sang Un’un hafızasının geri gelmesi için bekler. Ok Tae buna karşıdır. Çünkü asıl gerçek Hwal’ın ailesini Sang Un değil Ok Tae öldürmüştür.. Geçmişte Sang Un öldürmüş gibi göstermiş. Adamımız yıllarca yanlış kişiye kin gütmüş.. Ne acı. Bunu öğrenmelerinin üstüne Sang Un’a daha iyi davranmaya başlar Sang Un’ da bir nebze rahatlar. Geçmişte canavar olduğunu kabullenmek, inanmak istemiyor. Bunu öğrenmeleri ile beraber hepsi bir araya gelip Ok Tae’yi alt etmenin yollarını ararlar. Hep birlikte güzel bir aile olmuş, hepsi birbirine bağlanmıştır.



    Yalnız şöyle bir şey öğrenirler. Bulgasal bulgasalla öldürülür. Bulgasalı öldürebilecek kılıç yine bulgasal. İkisinin kalbine aynı anda kılıç sapladığında ikisi de ölecektir..  Ama Hwal’ ı feda etmek istemezler. Bir yolu olmalı. Hwal ailesini koruma uğruna kendisini feda etmeye hazırdır. Sang Un ise ruhunu benden geri alıp beni bulgasala dönüştür Ok Tae ile ben kendimi öldüreyim en azından sana bunu borçluyum der.  Bayan Lee Hwal’ın kendisini feda etmek istemesine şiddetle karşı çıkar.Hwal, Sang Un ölürse Si Oh çok üzülür. Bayan Lee;

Peki ya ben?

    “Sen benim tek ailemsin, sana karşı sert davranıyorum ama ben küçükken seni babam sayardım, büyüdükçe amcam oldun, ağabeyim oldun. Ve şimdi senden büyüğüm seni oğlum gibi düşünüyorum. Bu yüzden kendini feda etme.” Duygusal bir sahneydi. İzlerken hiçbirimiz Hwal’ın kendini feda etmesini istemiyoruz. Off ne olacak diye diye izlemeye devam ettik.

    Ok Tae, Hwal gerçekleri öğrendiği için hepsini öldürmeyi planlıyor ve Si Oh, Bayan Lee ve Do Yoon’u kaçırttırıyor. Hırpalanıp dövülüyorlar, Bayan Lee çocukları korumak için öne atılıyor ve kehanette bulunuyor. Buradaki yaşamında şaman değil ama önce ki yaşamında şaman olduğu için kendisi fark etmese de dizi de ara ara donup kehanetlerde bulunuyor. “ Kara delikten kötü bir ruh çıkacak, babasının kanıyla beslenen kötü rüh kara delikten yükselecek. Kötü ruh kara deliği açtı ve şimdi kapatmaya geliyor. Ve ruh sahibine geri dönecektir.”

Ok Tae Bayan Lee’yi boynundan ısırır ve öldürür. O sahneden;





Bayan Lee’nin ölümüyle hepsi sarsılır ve son planı yaparlar. Ok Tae’yi sonsuza kadar kuyuya kapatmak..

    Finale geliyorum, çok tadında vurucu bir final oldu. Finalini en sevdiğim diziler arasında yerini aldı. Dizi öyle başladı ve devam etti ki gerçekte neler olduğuna dair bir tahminim dahi olamadı. Tabii ufak tefek ipuçları oluyor ama gerisini getiremiyorsunuz. Bütün olayı son bölüme sakladılar. 16 bölüm boyunca hiç sıkılmadan aynı merakla izledim. Ve açıkcası ortaya çıkan gerçeklerin böyle olacağını düşünmedim. Harika bağladılar olayı. Merak ettiniz değil mi.😊

    1000 yıl önce Hwal’da Sang Un’da bulgasalmış. Birbirlerini seviyorlar ve beraberler. Bulgasal olarak sadece ikisi var. Yine bütün insanlar ve canavarlar onlardan korkuyorlar. Sang Un bir gün iki küçük çocuğu öldürülmekten kurtarır. Bir kız bir erkek. Sonrasında onlara bağlanmaya sık sık ziyaretlerine gitmeye başlar. Hwal tedirgindir. Bir gün beni bırakıp o insanlara gitmenden çok korkuyorum. Beni bırakma der. Sang Un seni bırakmayacağım der. Bir gün mağaradan gider ve Hwal o insanlar yüzünden terk edildiğini düşünür. Oysa Sang Un onlar büyüyüne kadar yanlarında kalmak ister. Geri Hwal’ın yanına dönecektir. Hayır yani hangi çağ da yaşıyoruz diyeceğim olmayacak J Madem öyle söylesene adama şuan gidiyorum ama bir gün döneceğim diye... Aradan 10 yıl geçer çocuklar büyür. Bu iki çocuk Si Ho ve Do Yoon’dur. Burada bir şok oluyorsunuz. Ok Tae ise bir insandır ve sırf kıskandığı için ormanda abisini öldürür ve suçu Bulgasala atar. Sang Un ve çocukların olduğu evi köy halkı basar ve bulgasalı öldürmek isterler. O sırada ortaya Hwal çıkar ve bütün insanları katleder. Sang Un gözü yaşlı bir şekilde olanları izlerken Hwal ona benimle gel der ama elindeki hançeri Hwal’ın eline saplar. Hwal’ın babası 1000 yıl önce Ok Tae’nin babasıymış meğer.  O sırada hem Geuk, Si Ho ve Do Yoon ellerindeki kılıcı aynı anda Hwal’a saplar. Kalbi de yaralanmıştır. O sahnelerden görseller;





    Bulgasal “Siz aşağılık insanlar beni öldürmeye nasıl cüret edersiniz! Bunların hepsi boş, bulgasal ölmez. Kanımı döken her birinizi lanetleyeceğim! Geuk’a bakıp kanımın bulaştığı kolunuz kesilecek. Do Yoon’a gözleriniz göremeyecek. Ve Si Ho’ya bakıp benim kanımla sırılsıklam olan vücudunuz asla yaşayan çocukları tutamayacak. Hepinizi burada öldüreceğim. Ve bir kez reenkarne olduğunuzda sizi tekrar bulup öldüreceğim. Bu lanet ben yaşadığım sürece devam edecek intikamımı asla unutmayacağım!” Lanete bak be..

    Ok Tae neyin nesiymiş nasıl bulgasal olmuş dediğinizi duyar gibiyim. Sang Un kalbine hançeri saplar hem kendini hem de Hwal’ı öldürür. O sıra insan olan Ok Tae Hwal’ın yanına gelir ve onu götürür. “Sahip olduğun güç benim olabilir mi? Senin gibi olabilir miyim? Hwal bunun üstüne Ok Tae’ye kara delik açarak ruhunu alır. Bir sonra ki yaşamımda beni bul ve yine bulgasal yap der. Hwal’a tam bir düşmanlık beslemedi dizi boyunca. Hep onun safında, onun yanında olmasını bekledi. O kadar kötü olmasına rağmen Ok Tae’ye acıdığım sahneler oldu.

    Hwal kendi ölmeden diğerlerinin üstündeki lanetin bitmeyeceğini bildiği için Ok Tae ile beraber kendini de öldürür. Kehanet doğru çıktı babasının kanını emip güçlenerek Ok Tae’yi alt ediyor. İlk defa insan kanı içmiş oluyor.  Geuk zaten ölmek üzere kanını içmesini kendi teklif ediyor. Geuk da ölür  Sang Un’da… Bizim çocuklar yalnız kalır aradan 50 yıl geçer Hwal’da Sang Un’da yeniden reenkarne olmuştur. Ve yine karşılaşırlar…

    Dizinin ikinci sezonu gelecek mi bilmiyorum henüz öyle bir bilgi yok.  Gelmesini gerektirecek bir sonla bitmedi ama gelede bilir belli olmaz. Ben diziyi çok keyif alarak izledim. Beklentilerimi karşıladı. Şans vermelisiniz.

 İyi okumalar, izleyenler yorumlarınızı bekliyorum. 😊

 






DİZİ YORUMU: ARTHDAL CHRONİCLES

 


       Dikkatimi çeken ama uzun zamandır izlemeyi ertelediğim bir dizi. Oyuncu kadrosunu sevmeme rağmen izlemem zaman aldı. Ve izlemek için ne kadar geç kaldığımı anladım. Farklı bir dizi arayışındaysanız bu dizi sizi fazlasıyla tatmin edecektir. Açık konuşmak gerekirse bu kadar sağlam bir dizi beklemiyordum. Kadro, oyuncular, mekanlar, dizinin atmosferi, çok farklı bir yapım.. Sizi zaten hemen içine alıveriyor. Fantastik ve kurgusal dünya sevenleri bu diziye davet ediyorum.

    Arthdal Chronicles 2019 yılının en çok ses getiren yapımlarından. TVN ve Netflix platformunda yayınlanmıştır. 18 bölümden oluşmakta, bölümler yaklaşık 1 saat 20 dakikadır. İMDB puanı 8.4

Konusu ile başlayıp karakter analizine geçeceğim. Spoiler içerir.

    Dizimizin konusu; Antik Çağ’da kurgusal bir diyarda Arthdal’ da geçiyor. Bu çağda farklı insanlar ve ırklar bir arada yaşamaktadır. Neanthal adlı, insan olmayan çok güçlü ve gelişmiş bir ırk var. Kanları mavi akmaktadır.  Zamanla insan ırkıyla anlaşamayıp ters düşerler. Tagon Arthdal liderimiz.Tabi henüz bu kısımda liderimiz değil. Neanthal ırkını yok etmek için sağlam bir plan yapar. Ve insanlar Neanthal ırkını yok eder. Bu sırada Eun Som adında farklı bir çocuk dünyaya gelir. Eun Seom’un annesi Asa Hun gördüğü bir rüya ile oğlunu ve kendini yıllarca saklar. Eun Seom bir İgutudur. Yani Neanthal ve insan ırkının birleşiminden olanlar. Kanları mor akmaktadır. Zamanla güvende olacakları bir yere varırlar. Fakat Eun Seom’un annesi ölür. Eun Seom Wahan kavminde yaşamaya başlar, seneler geçer. Kendi halinde olan Wahan halkını bir felaket beklemektedir. Hikaye böylelikle başlar.


                      Neanthal ırkından bir görsel 

KARAKTER TANITIMI

1.EUN SEOM/SA YA





    Song Joong Gi dizimizde iki karakteri birden canlandırıyor. Zaten mükemmel olan oyunculuğunu bu dizi ile arşa çıkarmış. İki karakter birbirinden o kadar faklı ki. Saatlerce oyunculuğunu övebilirim. İzlerken çok etkilendim. Eun Seom sürekli iyi niyetli olan, insanlara yardım etmek için elinden geleni yapan bir karakterimiz. Tanya ile aralarında tam bir aşk göremesek de aralarındaki duygusal bağı açıkça izliyoruz. Sa Ya karakteri ise Tagon’un oğludur. Eun Seom’un ikizidir. Birbirlerini bilmiyorlar. Sa Ya’da igutudur. Bu yaşına kadar kuleden dışarı adımını atmamıştır. Kimse Tagon’un bir oğlu olduğunu bilmiyor. Eun Seom ne kadar iyiyse Sa Ya o kadar sinsi bir karakterimiz. İnsanları kendi uğrunda harcayabilecek birisi. İzleyenler Sa Ya karakterini sevse de ben sempati duyamadım. Onun için üzüldüğüm bazı sahneler olsa da😊

2.TANYA





    Tanya karakterini Kim Ji Won canlandırıyor. Bu kızın farklı bir aurası olduğunu düşünüyorum . İzlediğim dördüncü dizisi sanırım. Descendants Of The Sun dizisinde de Song Joong Gi ile beraber oynamışlardı. İzlemenizi öneririm harika bir dizidir.  Oynadığı dizilerin hepsinde karakterlerin hakkını veren bir oyunculuğa sahip. Tavrını ve tarzını bu dizide çok beğendim. Tanya karakterini çok yakıştırdım.

Dizimizde Tanya Wahan kavminden. Sıradaki ulu anne. Şaman yeteneklerini geliştirmek için uğraşıyor, dans ritüelleri oldukça ilgi çekiciydi.

3.TAGON



    Tagon karakterini  Jang Dong Gun canladırıyor. İzlediğim ilk dizisi ve adama hayran kaldım. Tip olarak nedense Koreli olmadığını düşünüp araştırdığım oyuncu.💥 O cüsseli ve kendine güvenen haliyle rolünün hakkını vermiş. Tagon, Arthdal Birliği'nin lideri olan Sanung'un ilk oğlu ve Daekan askerlerinin önderidir. Babası Tagon’u igutu olduğu için hor görür ve istemez Tagon ise babasını alt edip kral olma peşindedir.


4. TAELHA




    Bu ne güzel bir kadındır dedim gördüğüm ilk an. O kıyafetler, saç stilleri, takılar.. Bir insan ancak bu kadar güzel taşıyabilir. Dizi boyunca gözlerimi alamadığım bir güzelliğe sahipti. Taelha karakterini Kim Ok Win canlandırıyor. İzlediğim ilk dizisi. Çok başarılıydı. Tam anlamıyla hırstan ibaret bir kadın. Babası tarafından küçüklüğünden beri casusluk yapmak zorunda kalmış, Tagon ile ilgili bilgiler taşımış. Fakat küçüklüğünden beri Tagon’ a olan aşkını da saklayamamıştır. Aşkı karşılıksız değil. Ne entrikalar dönüyor takip etmekte zorlanıyorsunuz izlerken.

Yan karakterleri eklemeyeceğim ana karakterleri bilmeniz yeterli.

    Wahan kavmi kendi halinde mutlu mesut yaşayan bir kavimdir. Dizide birçok kavim var. Çok gelişmiş bir kavim olduğunu söyleyemeyeğim. Wahan kavminin ulu annesi şamandır. Tanya’ ya ulu anne öğretilerini göstermeye anlatmaya çalışır. Bu kavimde kimse rüyanın ne olduğunu bilmiyor. Rüya görmüyorlar. Rüya bir haberci niteliğinde olduğu için kavim buna önem veriyor ve uğraşıyor. Tanya’nın rüya görebilmesi için sık sık ritüel yapılıyor. Fakat Eun Seom’da rüya görebilmektedir. Kavim bunu garipsiyor Tanya’nın rüyalarını çaldığını düşünüyorlar. Fakat durum tabiî ki böyle değildir. Eun Seom Özel olarak doğduğu ve yarı insan yarı igutu olduğu için rüya görebilmektedir.

 


    Her şey güzel giderken Tagon Wahan kavmini katletmesi için adamlarını yollar. Kavim helak olur. Çoğu kişi, çocuklar dahi öldürülür. Hayatta kalanlar ise köle olarak Arthdal’a götürülür. Fakat katliamın olduğu sıra Eun Seom ormandadır. Geldiğinde gördüğü manzara karşısında panik olur ve Wahan kavmini kurtarmak için peşlerine düşer.

 




    Boyunlarını tahta ile birbirine geçirerek hayvan gibi götürülürler. Eun Seom yetişir ama Tanya’yı kurtaramaz. O sahneden bir görsel. Dizi boyunca Eun Seom Wahan kavmini kurtarmak için ne eziyetler çeker bir bilseniz.. Kriz geçirdim izlerken.

     Wahan kavmi Artdhal’a getirilir. Bizim kavim şok tabii. Yapılar, kullanılan malzemeler, yazının kullanılıyor olması. Onlarda olmayan şeyler. Afallarlar. Eun Seom kavmi kurtarmak için Tagon’un babasını rehin alır, Tagon babasını kurtarmak için Eun Seom’un peşine düşer. Ama sürpriz bir şekilde Tagon babasını öldürür. Ve suç Eun Seom’a kalır. Kavim bunun üstüne idam edilmek istenir. Tanya’nın şaman olduğunu öğrenmeleri üzerine idam durdurulur. Bizimkiler köle olmak yerine onlara iş verilir. Tabii Eun Seom bunlardan bir haber.

    Tanya sarayda Sa Ya’ya denk gelir ve şok olur. Karşısında Eun Seom’un aynısını görünce. Çok zaman geçmeden Eun Seom’un ikizi olduğunu anlar çünkü oda igutudur. Tagon sinirlenir kimsenin görmesini istemediği oğlu yavaş yavaş ortaya çıkacaktır. Taelha’nın babası Tagon’u alt etmeye çalışan bir karakterdir. Taelha babasının tarafında gibi görünse de Tagon’un tarafındadır. Babası bunu çok geçmeden fark edecek. Bir de Asa Ron karakterimiz var. Halkın dini lideri. Tagon’dan nefret eder ve Taelha’nın babasıyla iş birliği yapar. Sürekli dini kullanır.

    Sadece Tagon ve Taelha’nın bildiği büyük sır ise Tagon’un igutu olmasıdır. Halk bunu bilmiyor. Bilseler taşlarlar. 😃 Lider olabilmesi için bunu saklaması şarttır. Tagon Sa Ya’yı bir ormanda bulur. Ve onu Taelha büyütür. Öz oğlu değildir. Bu ayrıntıyı vermeyi unutmuşum. Çok hırslı ve zeki olan Sa Ya Tagon’un lider olabilmesi için hep kötüye çalışan kafası durmadan planlar yapar.  Çünkü kendi özgürlüğünü de bu şekilde alacak. Sevgi görmemiş, kuleye kapatılmış, sevdiği kadını Taelha öldürtmüş  napsın bu çocuk. Taelha karakterimiz de oldukça acımasız. İzlerken hak vereceksiniz. Oda babasından sevgi görmemiş kullanılmış. Entrika bitmiyor dizide hangi birini anlatayım. Dizi boyunca Eun Seom’un kavmi kurtarmasını bekliyorsunuz.

    Benim için fantastik kore dizileri arasında en iyisi. Senaryo güzel, oynayanlar çok iyi.  Mekanlar her anlamda göz doyuruyor. Küçük bir alanda geçmiyor. Oldukça geniş bir alana yayılmış. Dizinin işleyişi alışılagelmiş ve sıradan değil. Her bölümü, her sahnesi merak uyandırıyor. Dizi için oluşturulan diller, ritüeller ve ırklar kusursuz. Dizi güç uğruna herkesin neler yapabileceğini de güzel bir şekilde  gözler önüne seriyor. Sadece beni yoran bir tek şey oldu oda 18 bölüm boyunca Eun Seom’un Wahan kavmine ulaşma çabaları. Ve hiç beklenmedik bir şekilde dizinin bitmesiydi. Ancak böyle yarım kalabilirdi. İzleyen herkes dizi boyunca Eun Seom ve Tanya’nın kavuşmasını bekledi. Bunu göremeden dizi bitti. Neyse ki 2. Sezonu geliyor. 💣 Gelmek zorundaydı. Heyecanla bekliyorum ve hemen gelmesini istiyorum!

Keyifli okumalar, yorumlarınızı bekliyorum.😊

TERAZİLER BURAYA;

 
                 

Gelelim terazi burcuna;

Oylama yapmıştık ve çoğunluk teraziyi istedi. Sırada oğlak var merak etmeyin. 😂

    Terazi eşitlikçi ve denge anlamına gelir. Terazi burçlarının sabırlı oldukları ve çatışmadan hoşlanmadıkları söylenir. Külliyen yalan arkadaşlar. Aksine çatışmaya ve huzursuzluk çıkarmaya bayılırlar. Çatışmayı severler diyorum ama çok politiklerdir. Karşı tarafı çaktırmadan kışkırtıp “ben ne yaptım ki”ayağına yatarlar. Başak mükemmeliyetçiliği terazide de vardır. İstedikleri olmadığında modları anında düşer. İçinde yaşadığı mutsuzluğu, endişeleri dışarıya yansıtmakta adeta ustalar. İçimde yaşayım, içimde halledeyim düşüncesi felsefelerine uymaz. Ben üzülüyor muyum? Karşı tarafta bunu hissetsin. Tam anlamıyla felsefeleri bu.  Zevklerinden ödün vermez hatta bunu ön planda tutarlar. Özgürlükçü diyemeyiz belki de tam olarak. Ama keyif insanıdır terazi. Anca keyif yapsa. Politiktir demiştim o yüzden daha çok mantığıyla ilerler teraziler. Konu haksızlık olunca susmayı tercih etmezler. Çok saçma bir konu olsa da karşısındakinin canını sıkmayı başarırlar. Düzen ve tertip konusunda başaktan geri kalmazlar. Her terazi böyle değil ama gözlemlediğim kadarıyla düzene temizliğe önem verirler. Her şeyi düzen ve uyum içinde yaparlar. Teraziler çok sosyaldir. Asosyal bir teraziye hiç denk gelmedim. Gezmekten, keşfetmekten çok keyif alırlar.

    Terazilerin kendisinden çok karşısındaki kişinin düşüncelerine önem verdiği söylenir. Hangi dünyada terazi burcu bu? 😂 Yeri geldiğinde önemsedikleri anlar oluyordur ama  kendileri her zaman biriciktir. Bunun önüne kimse geçemez. Kararsızlıklarıyla da bilinirler. Terazi denge anlamına gelse de denge kurmakta zorlanan bir burç.  Kararsız oldukları için çekingen görünebiliyorlar. Bu da bazen ilişkilerde sorun yaratabiliyor. Kendileri uyumsuz ve dengesiz olsalar da ilişkilerde aradıkları ilk şey uyum ve dengedir. Kendilerini ve karşısındaki kişiyi sürekli tartarlar. En doğru zamanı kollamaya çalışırlar. Ve yalnız kalmaya tahammül edemiyorlar. Bu da yanlış ilişkiler kurmalarına sebep oluyor. Ama bunun farkında olduklarını sanmıyorum.  Her zaman doğru tercihi yaptıklarından neredeyse emindirler. Övülme ihtiyaçları vardır. Her an övülmek ve onay almak isterler. Bunu alamadıkları insanlarla da samimi ilişkiler kurmazlar.

Terazi Kadını;

    Terazi kadınları uyumlu ve yumuşak başlıdır. Güya…  İçlerinde gizli bir hırs yatar. Hemen herkesle yarış halinde olan bir kesim var herkesi buna dahil etmiyorum.  Güzelliğe bakıma önem verirler bu da onlar için düzenin bir parçasıdır. Hava burcu oldukları için partnerlerinin düşüncelerine de önem verirler. Birlikte bir uyum yakalamaya özen gösterirler. Partnerini yönlendirmeyi sever ama bunu kararsızlığından kaynaklı yapar. Müdahale etmeyi de sever. Belki zor güven duyduklarından. Kaba ve bencil insanlardan nefret ederler. Kendileri de bencil ama kaba değiller. Terazi kadını özgürlüğünü önemser ve her zaman kendisine ait bir alanı olsun ister. Bu yüzden boyun eğmekten kaçınırlar. Aşkta fiziksel anlamdan çok, düşüncelerini rahatça paylaşabileceği bireyler isterler. Kendi de iyi bir dinleyicidir. Aşkta  macera isterler ve çoğunlukla bu konuda tatmin olamazlar.

Terazi Erkeği;

    Terazi erkekleri de dengesiz olsa da terazi kadınlarından birçok yönden daha iyiler. Daha uyumlular ve karşısındaki kişinin düşüncelerine önem veriyorlar. 😂 Daha özenliler diyelim. Eğlenceli ve eğlenmeyi bilen tiplerdir. Terazi erkeğiyle beraberseniz sıkılmazsınız.  Kadınları iyi analiz ederler. Nabza göre şerbet misali. Fazla şakacı yönleri çekilmez olabiliyor bunu çekici bulan kesim de var. Benim için çekici değil itici. Her şeyin dozu var. Fazla gezerler. Arkadaşlık ilişkileri onlar için çok önemli. Değer verince gerçekten sahiplenirler. Bu partnerleri içinde geçerli. Evet zor bağlanabiliyorlar ama bağlandıkları zaman da kolay kolay bırakmazlar. Kıymet bilirler. Romantik oldukları söylense de buna tam anlamıyla katılamıyorum. Romantik değiller diyemem ama romantik diye anılacak bir burç da değil. Terazi kadını gibi terazi erkeği de kararsızdır. Bu yönden çok yorulurlar. Sorumlulukları iyi ve oldukça kibarlardır.

Terazilerin oğlak ve balıklarla anlaşamadıkları söylenir. İkizler ve kova ise anlaştıkları burçlardan.

 

 

                                                                                                            KEYİFLİ OKUMALAR 💗

23 Şubat 2022 Çarşamba

YAYLAR BURAYA;





    Yay benim gözümde o kadar özgürlükçü bir ruhtur ki hatta onu tanımlayan söz; kendimi yeni ufaklarda arıyorum olarak geçiyor. Gerçekten de öyle. Yay ile beraberseniz kısıtlayıcı olmamalısınız  bu onların özgürlükçü ruhuna terstir.

     Yay sadece kendini düşünen bencil bir burçtur. Önceliği hep kendi olan başka insanların düşüncelerini önemsemeyen sağduyusu fazla gelişmemiş bir burç. Anında gömdüm değil mi😂 Verdikleri sözleri tutmayan ve ahlaken zayıf tipler olabiliyorlar. Maymun iştahlı oldukları söylenir ama ben buna katılmıyorum. Aksine maymun iştahlı denecek son burçlar arasında. Yay burçlarının iki ucu var bence, hem çok iyi hem de çok kötü olabiliyorlar. İkizlere dengesiz denir ama başak, terazi ve yay burçlarının da dengesiz olduğunu düşünüyorum. Başakların aksine Yaylar risk almaya severler. Başaklar fazla irdelerken Yaylar daha pratik olabiliyor. Başak burcu eleştirmeyi severken Yaylar da eleştiriyi kabul etmiyor. Şuan ister istemez kıyas yaparak ilerliyorum. Ve en belirgin özellikleri değişken ve tutarsız olmaları.  Değişkenlikleri hemen sıkıla bilmeleri sorumluluktan kaçmaları. Ama dürüstlüğe çok önem verirler bu huylarını severim. İlişki de dürüst olur ve darlamazsanız anlaşma olasılığınız yüksek olur. Yeniliklere açık ve maceraperestlikleri ile bilinirler. Bende böyle olduklarını düşünüyorum. Pozitif ve hayatı olduğu gibi kabul eden diye bir yazı okudum. Pozitif kısmına çok katılmıyorum. Negatif değiller belki evet ama pozitif de değiller.


    Yay erkekleri ilişki de bağlanmakta zorlanır bu yüzden ilişki yürütme konusunda çok başarılı oldukları söylenemez. Fiziksel açıdan etkilemek kolay olsa da anını yaşama eğiliminden bir karara varmakta zorlanır. Düşüncelerine sıkı sıkı bağlılar, bir fikirden ve karardan kolay kolay vazgeçmezler. Ve gözlemlediğim kadarıyla Yay erkekleri duygusal. Zor insanlardır, geç durulurlar. İş mi aşk mı derseniz cevap çok nettir. İŞ

    Yay burcu kadını da en az yay erkeği kadar zor bir yapıya sahiptir. Onları ikna etmek, kendini sevdirmek zordur. Ama sevince de bırakmazlar. İş de aşk da tutkuludur. Ama aşk da size bağlı kalmasını istiyorsanız çaba sarf ermeniz gerek. Öyle kolayına olmaz bu işler. Her burç kadını için çabalayacaksınız beyler!

    Düşüncelerine karşı gelirseniz tırnaklarını çıkarabilir. Buna hazırlıklı olmalısınız, ikna etmesi zor ama ikna kabiliyeti de oldukça iyidir. Yaylarla Aslanların iyi arkadaşlık kurdukları söylenir, Aslanların yaşam biçimleri yayların kişisel özellikleri arkadaşlıklarında güzel bir uyum sağlar. Terazilerle de iyi anlaşılırlar.  Anlaşamadığı burçlar arasında tabi ki Başak var.😂 Toprak grubuyla anlaşamadıkları biliniyor. Mantık söz konusu olduğunda ortak noktada buluşamıyorlar.

Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı bekliyoruz. 💜

 


20 Şubat 2022 Pazar

POSEİDON ÜZERİNE




Mitoloji; Poseidon üzerine:

Sabit bir konu üzerinde bloglar yazmayacağımı söylemiştim. İlgimi çeken, bilgim olan konular üzerinden yazılarım gelmeye devam edecek.

Mitoloji uzun zamandır ilgi duyduğum bir alan. Mümkün oldukça mitoloji hakkında okumalar yapmaya çalışıyorum. Muhtemelen mitoloji  konulu bloğum bununla sınırlı kalmayacak. Dediğim gibi çok kapsamlı ve üzerine yazmak istediğim mitolojiler var.  İlk mitoloji yazım Poseidon ile ilgili olacak.

    Poseidon; Kronos ile Rheia’nın oğlu, Zeus ve Hades’in kardeşidir. Peki Poseidon nasıl deniz tanrısı oldu? Efsaneye göre Kronos diğer çocukları gibi Poseidon’ u da doğar doğmaz yutar. Zeus babasını kusturup Poseidon’u yutulmaktan kurtarır. Zeus, Hades ve Poseidon babaları Kronos’u gökten indirdikten sonra; denizlerin, gökyüzünün, ve yeraltının efendisinin kimin olacağını belirlemek için aralarında kura çekerler. Zeus gökyüzünün, Hades yeraltının, Poseidon’un payına ise denizlerin hakimiyeti düştü. Genellikle önem açışından Zeus’tan sonra geldiği söylense de Poseidon Zeus’la boy ölçüşmekten çekinmezdi. Onun kadar güçlü değildi. Ama en az Zeus kadar saygı görüyordu. Çünkü korkulan bir tanrıydı. Denizciler bile Poseidon’u hoş tutmaya çalışırlardı.

Poseidon’ a çoğu zaman “dünyayı sarsan” denilirdi. Bunun sebebi; depremlere yol açabiliyor,zıpkının kullanarak fırtınalar oluşturabiliyor, dalgaları dilediği yüksekliğe ulaştırabiliyordu.





       İspanya’da bulunan Poseidon Heykeli (Roma Tanrısı Neptün olarak da bu görsel geçiyor.)

Türkiye’nin Sinop şehrinde 2007 yılında deniz üstüne konuşlandırılan Poseidon Heykeli (Hayaller-Hayatlar)😂😂😂

     Poseidon denizlere egemen olsa da bu ona yeterli gelmiyordu. Daha fazlasının peşindeydi. Zeus’a cephe alarak tanrıların yönetici olmak istiyordu. Poseidon Olympos’taki tanrılar arasında en az zeki olanıydı ve Athena bilgelik tanrıçasıydı. Poseidon okyanusun yalnızca kendi yaratıklarına ait olmasına istiyordu Athena bunun üstüne ölümlülere gemi yapımını öğreterek Poseidon’un egemen olduğu yöreleri insanlara açmış oldu. Böylelikle düşmanlıkları da başladı. Atina kenti üzerine hak iddia etmeleri üzerine de bu gerilim iyice arttı. Bunun üstüne Zeus Atina halkına hangisinin daha değerli bir armağan olduğuna dair karar vermelerini istedi. Tuzlu su kaynağı mı? Zeytin Ağacı mı? Halk Zeytin ağacının daha yararlı bir kaynak olduğuna karar verince Athena kentin koruyucusu oldu.


POSEİDON’UN KRALİÇESİ: AMPHİTRİTE

    Amphitrite, Nereus ile Doris’in kızıydı. Birleşmeden doğan elli kızdan biridir. Bu sayının yüz olduğu da söylenir. Amphitrite tek yönden kardeşlerinden farklıydı, Korobaşıydı. Poseidon onu dans edip şarkı söylerken gördüğünde aşık oldu. Fakat Amphitrite Poseidon’u istemedi. Poseidon reddedilmeye alışık değildi. Amphitrite Poseidon’u istemediği için okyanusun derinliklerine kaçmaya çalıştı. Her seferinde de yakalandı. En sonunda razı gelip karısı olmayı kabul etti ve ona üç çocuk verdi. Benthesicyme, Rhode ve Triton.

Poseidon’un diğer yaşadığı aşklardan da kısa kısa bahsedelim;

AETHRA:Treuzen kralının kızı. Poseidon ile birlikte olduğu gece Atina’nın yöneticisi Aegus’la da ilişkiye girmiştir. Hamile kalır ve çocuğun kimden olduğunu kimse bilmiyor. Doğan Theseus isimli çocuk ünlü bir kahraman oldu.

AMYMONE: Kral Danaus’un elli kızından biri. Amy ile Argos ülkesinde su ararken sevişti Nauplius adında bir oğulları oldu. Denziler ve astonomiye olan bilgisi ile denizcilerin kahramanı oldu.

DEMETER: Poseidon’un kız kardeşi. Poseidon’un sarkıntılıklarından kaçabilmek için kısrak kılığına girdi. Poseidon buna rağmen vazgeçmedi. Ve ne yazık ki bu şekilde de ondan kaçamadı. Poseidon bir aygıra dönüşerek onunla çiftleşti. Bu ilişkiden Desponia adında bir orman perisi Arion adında vahşi bir at dünyaya geldi. Bazı kaynaklarda kızgın demeter olarak da geçer. Bu ilişkiye olan öfkesi yüzünden. 

MEDUSA: Poseidon Medusa’ya hayrandır. Medusa o kadar güzeldir ki bütün tanrıçalar onu kıskanmış, tanrılar peşinden koşmuştur. Poseidon’un başı Medusa’nın güzelliğinden öyle bir dönmüştür ki Athena’nın tapınağında Medusa’ya zorla sahip olur. Athena Medusa’yı hem kıskandığı hem de bakirelik tanrıçası olduğu için Medusa’yı gorgon olarak cezalandırır. Gorgonlar Yunan mitolojisinde, keskin dişli, saç yerine kafasında canlı yılanlar olan dişi canavarlar. Efsaneye göre gözlerine bakanı taşa çevirirler. Athena aynı zamanda Perseus’un Medusa’yı öldürmesinde de yardımcı olur. Perseus Medusa’nın kafasını kesince ortaya Chrysaor ve Pegasus adlı iki çocuk çıkar. . Pegasus iki kanatlı bir at olarak dünyaya gelir. Poseidon’la ilişkilerinin meyveleri. Başka kaynaklara göre Athena’nın da Poseidon’la ilişkisi olduğunu öne sürer. Bunu hazmedemeyip Medusa’yı cezalandırdığı söylenir.

                                                                           Pegasus (kanatlı at)

POSEİDON TAPINAĞI

    "Poseidon tapınağı, yunan mimarisi örneklerinden biridir. İctinus tarafından MÖ. 400-440 yılları arasında inşa edildiği düşünülen bu tapınak Atina’nın 70 km güneyinde Attica Yarımadası’nın en ucunda bulunan Sainon Burnu’nda bulunmaktadır. Poseidon tapınağı denizlerin tanrısına adandığı için ve Atinalıların antik çağlarda askerlerini savaşa uğurladığı, gemilerinin yolunu gözledikleri uçurumun üstünde, denize hakim bir konumda yer alması, yapının doğasına uygun olduğunu ifade eder. Ve mitolojik efsanesine göre Kral Aegeus’un kendini denize bıraktığı yer olan bu burun yaklaşık 200 ft yükseklikte olduğu için bölgenin iklim şartları gereği, rüzgarların sertliğine ve yıllara dayanıklı olması hesap edilerek dor sütunlar daha dik halde inşa edilmiştir". Görselleri ekliyorum.





Bloğumda okuduğum, Kathleen Sears'ın mitoloji 101 kitabından yararlandım. Keyifle okumanız dileğiyle 💚

18 Şubat 2022 Cuma

DİZİ YORUMU: MOON LOVERS (SCARLET HEART RYEO)

 

    Kore dizilerine olan ilgimden bahsetmiştim. Koreliler tarihlerine çok önem verdikleri için tarihi dizileriyle de meşhurlar. Çok fazla tarihi dizileri var. Ama garip bir şekilde hiç ilgim olmadı. Sanırım bunun sebebi eski zaman çekimlerini, kıyafetleri ilgi çekici bulmamam, hatta sıkıcı bulmam. Eski yapım filmleri de bu sebeple izlemem. Bu yüzden  ön yargılıydım.  Fakat adını sık duyduğum ve repliklerine çok denk geldiğim bir dizi vardı. Bir anda esti  ve başladım. (izleyeli çok oldu) 



Afiş bile çok ilgi çekici değil mi?

    Eminim benim gibi tarihi dizilere ön yargısı olanlar vardır. Ama bu diziye şans verirseniz pişman olmazsınız. Bu yazım biraz uzun olabilir çünkü söylemek istediğim çok şey var.  Hazır mısınız?

    Nasıl başlasam nerden başlasam.. Yazarken bile heyecanlandırır mı bir dizi. Şuan heyecanlıyım. Çok fazla dizi izledim ama bu dizi kesinlikle bir numaramdır.

    Dizi Tang Hua tarafından kaleme alınan Scarlet Heart adlı Çin romanından uyarlamadır. 2016  yapımı olan dizimiz 2016' nın en iyi dizisi ve en iyi tarihi dizisi seçilmiştir. Ki 2016 da yapımları çok sağlamdı, ama kesinlikle Moon Lovers'in hakkıydı. 20 bölümden oluşmakta, bölümler bir saat şeklindedir.


DİZİNİN KONUSU

    Go Ha Jin (güzel mi güzel kızımız) kötü bir dönem geçirmektedir. Sevgilisi tarafından aldatılmış ve dolandırılmıştır. Göl  başında yas tutarken küçük bir çocuk göle düşer. Kızımız çocuğu kurtarmak için göle atlar ve o sıra güneş tutulması başlar. Go Ha Jin gölden çıktığında kendini Goryeo Döneminde bulur. Burada Hae soo olarak hayatına devam eder. Prenslerle dostluğu, prensler arası taht kavgası ve aşk hikayelerinin içinde kendini bulur.

 KARAKTER TANITIMI

1.WANG SO/ 4.PRENS



     Kral Taejo’nun dördüncü oğludur. Herkesin korktuğu sevip saymadığı bir karakterdir. Yüzündeki yara yüzünden evlatlık verilmiş ve saraydan uzakta büyümüştür. Yüzündeki yara izinin sebebi annesidir. Goryeo Döneminde vücutta yara izi  büyük kusur olarak görülür. Kralın emriyle Goryeo’ ya geçici olarak gelen prensimiz geri dönmek istemez. Tarihe kardeşlerini katlederek tahta geçen kanlı kral olarak geçmiştir. Wang So'nun (lee joon gi) kanlı kral olarak anılmaması için kızımız Hae Soo (iu) elinden gelen her şeyi yapacaktır. Hae Soo bu tarihi değiştirmek için buradadır.

Lee Joon Gi’nin bu rol için yaratıldığını söylemeden edemeyeceğim. Hayran olmamak elde değil.

2.HAE SOO


    Hae Soo büyük bir şaşkınlıkla burada ki yaşama ayak uydurmaya çalışır. 4.prensin tahta çıkacağını bilir ama bunu kimseye söyleyemez. Kardeşlerin katledilmesine engel olmak için uğraşır. Fakat kendisinin yaptığı bir hamleyle 4.prensin tahta çıkmasına sebep olur.

 

3. WANG WOOK/8.PRENS

    Belki de en sinirlendiğim karakterlerden diyebiliriz 8. Prensimize. Korkak ve cesaretsiz tanımı prensimize oldukça uyuyor. Aşk ve güç.. İkisini de başaramayan.

    Hae Soo'nun kuzeniyle evlidir. Fakat zamanla Hae Soo' ya ilgi duymaya başlar zevcesi de bunun farkındadır. Taht uğruna Hae Soo'dan vazgeçer. Güzel kızımız da 8. Prensten hoşlansa da işler hiçte onlar için iyi sonuçlanmayacaktır

4.WANG YO /3.PRENS

    İlla ki saftan bir kötümüz olacaktı. İşte bu kişi 3.prensimiz. Taejo’nun üçüncü oğlu Wang So'nun kardeşidir. Kraliçenin göz bebeği. Tek amacı kral olmaktır. Bu uğurda harcamayacağı kişi yoktur. Wang So'dan nefret eder. Her ne kadar kötü karakter de olsa da dizi boyunca gözlerimi kendisinden alamadım. Rolüne çok yakışmış. Sürmeli gözleri de oldukça da güzel ve farklıydı.

5.WANG JUNG/14.PRENS



    Saf iyi niyetli kendi halinde olan bir prensimiz.  Wang So'nun kardeşidir. Dövüş sanatlarıyla ilgili en küçük prensimiz. Hae Soo'ya gönlünü kaptırıyor zamanla. Ji Soo'nun oyunculuğunu pek sevmem, ama bu dizi de sırıtmamış rolüne yakışmış diyebilirim. 

6.PRENS EUN/10.PRENS

 

    Prenslerin en çocuksu ve haylaz olanı. Dünya umurunda değil desek yeri. Başlarda itici gelse de içimi dağlayan prensimiz. İzlediğim ilk dizisi. Çoğunda olduğu gibi aslında şarkıcı.

7.BAEK AH/13.PRENS

    En asil ve zarif prensimiz. Tahtta gözü yoktur. Wang Soo ‘ya değer verir. Sanatla ilgilenir. Ve ailesine düşman bir kıza gönlünü kaptırır.  Her dizisini severek izlediğim oyuncudur.

8.WANG WOO/9.PRENS

    

    Belki de en gereksiz karakter.  Kimin yanında olduğunu, ne istediğini hiçbir zaman anlayamadığımız prensimiz. Sinsi kelimesinin karşılığı.

9.WANG MOON/VELİAHT PRENS





    Veliaht prensimiz, her an ağlak ve tedirgin bir surata sahipti dizi boyunca. Haksız da değildi hani. Neyse oraları karıştırmayalım :) Taejo'nun kral olmadan önce doğan oğludur. Güvenilir, dürüst. Wang So' ya güvenir ve yakın davranır. Dizi boyunca hiçbir işe yaramaz mısın be adam!

    Her dizi bloğumda böyle karakter analizleri yapmayacağım korkmayın :) Şuan bile karakterlerin hangi birini aklımda tutacağım diyor olabilirsiniz. O yüzden az da olsa bilgi vermek, görseller eklemek istedim. Beni etkileyen, beğendiğim sahneleri ele alacağım. Spoiler içerebilir.

    İlk önce 8.prens ve Hae Soo ile başlamak istiyorum. Başlarda bir sempati duyuyorsunuz 8.prense karşı. Merak etmeyin uzun sürmüyor. :) Yakışıklı, nazik iyi bir insan fakat gerçekte olduğu gibi dizide de bunlar yeterli olmuyor. 8.prens Hae Soo'nun kuzeninin eşidir. Fakat prensimiz zamanla Hae Soo'dan hoşlanmaya başlar. Hae Soo'da prensimizden. En başından beri onaylamadığım bir çiftti. Zevcenin kuzenine yan gözle bakmak nedir haa! Ahh Wang Wook hem korkak hem alçaksın.

Gelelim asıl çiftimize; Hae Soo ve Wang So. Bu çift kalbimde yaradır.

    Wang So Hae Soo ile karşılaştığı ilk andan itibaren Hae Soo'yu öldürmekle tehdit eder. Nefretle başlar dedikleri. Ama bence ilk andan itibaren Hae Soo'ya karşı bakışları çok şefkatliydi. 8.prens ne kadar pasif ise bu prensimiz oldukça atiktir. Yüreği sağlam, kalbi sağlam, tereddütsüz net. Bayılıyorum böyle karakterlere ve insanlara. Hae Soo uğruna zehir içen, idam edilmesin diye kılıçlar kuşanan prensimiz, yağmurda ıslanmasın diye kendini siper eden prensimiz..


    Dizi oldukça eğlenceli başlarken kayıpların nasıl olduğunu anlamadık bile. Yok ya bu ölmez dediğimiz herkesi birer birer kaybettik buda dizinin can alıcı noktalarından biriydi.

 

    Mutlu anlardan bir görsel. Dizi bitince bile bu fotoğrafa bakıp üzülmüştüm ne kadar içselleştirdiysem. Her neyse konuyu dağıtmayalım😄😄daldan dala atlıyorum.

    Beni en çok üzen sahnelere gelelim. 10. Prensin Wang So'dan doğum günü hediyesi olarak maskesini çıkarmasını istediği o sahne.. Çıkarması üzerine herkesin ona tiksinerek bakması sırf  bu yüzden sürekli dışlanması. Lee joon Gi rolünü o kadar yaşadı ki. Resmen onu başka bir rolde görmek istemiyorum.

    4. prensin her ağladığında gözlerimin dolduğu, kalbimi yakan bir oyunculuğu vardı..Gülmekte çok yakışıyordu tabii 😄 nadir de olsa güldüğü sahnelerden biri.




    İzleyenleri en çok yıkan sahne tartışmasız 10. Prensin ölümüdür. 3. Prensin tahta geçmesiyle 10. Prens ve daha yeni yeni aşık olmaya başladığı zevcesini öldürdüğü sahnede gözyaşlarımı tutmam mümkün değildi..

 

        Hep gülen prensimizin böyle bir sonu olmamalıydı. Senaristin herkesi harcadığı tek dizi bu olsa gerek.



    10. Prensin zevcemi yalnız gönderemem diyip Wang So’ya beni öldür demesi. Wang So’ nun kılıç darbesi.. ahhh

    4.prensin yara izinden bahsetmiştim kusurlu ve hor görüldüğünü, bu sebeple maske taktığını. Vücudunda yara izi olan biri kral da olamaz kraliçe de. Fakat Hae Soo o dönemim makyajıyla bir kapatıcı ile Wang Soo'nun yara izini kapatır. 4. Prensimizin kral yolundaki ilk adımıdır bu. Maskeli bir fotoğrafı


     Veliaht prensimizi 3. Prens hamam suyuna civa koydurtarak öldürür. Ve 3. Prens Tahta geçer. Tahtta ömrü uzun olmaz ve 4. Prensimiz 4. Kral olarak tahta geçer.

    Hae Soo'nun saraydan ayrılmak zorunda  olduğu bir sahne vardı. Ve ayrılırken söylediği sözler. İçime işledi.. burada da paylaşmak istiyorum.

" HİÇ BULUŞMAMIŞ OLSAYDIM ONUNLA, BÖYLE HASRET ÇEKMEYECEKTİM

   HİÇ BİLMESEYDİM ONU, BU KADAR ÇOK DÜŞÜNMEYECEKTİM. 

   BİRLİKTE OLMAMIŞ OLSAYDIK, BÖYLE YOK OLMAYACAKTIM.

   BU KADAR DEĞER VERMEMİŞ OLSAYDIM, BÖYLE ÇOK HATIRLAMAYACAKTIM.

   SEVMEMİŞ OLSAYDIM, BİRBİRİMİZİ TERK ETMEYECEKTİK.

   HİÇ KARŞILAŞMAMIŞ OLSAYDIK, BİRLİKTE OLMAYACAKTIK.

   KEŞKE SENİNLE HİÇ KARŞILAŞMASAYDIK.

   TEK ARZUM SENİ GÜNÜN BİRİNDE YENİDEN SEVEBİLMEK.."

Evet finale doğru geliyoruz.

    Çoğu dizide olduğu gibi kore dizilerinde de finaller tam anlamıyla tatmin etmez. Beklide izlediğim en iyi final dizisiydi. Dizinin birçok sahnesinde ağlamışımdır ama finalde haykırarak ağladım. Aylarca etkisinde kalacağınız, finaliyle günlerce içinize işleyecek bir dizidir. Hafızamdan silinse tekrar tekrar izlesem istiyorum. Bende ki yerini sanırım böyle tarif edebilirim. Finalde neler olduğuna gelelim;

    Hae Soo’nun saraydan ayrıldığından bahsetmiştim. Wang So önceden 8. Prensle olan münasebetini öğrendiğinde Hae Soo’yu saraydan gönderir. 14. Prensle saray dışında yaşamaya devam eder. Üstelik Wang So’dan hamiledir. Günler aylar geçer Hae Soo’nun 4.prensi düşünmediği tek günü bile yoktur. Ve güzel Hae Soo’muzun az bir ömrü kalmıştır. Ne kadar mektup gönderse de 4.prens mektupların 14.prensten geldiğini düşünerek hiçbir mektubu okumaz. Yemin ediyorum dizinin içine girip mektubu açıp 4.prensin ellerine vermek istedim. Gel gör ki hiçbir mektubu prensimiz okumadı. Hae Soo prensimize hasret gitti. Wang So haberi alınca yıkıldı tabii. İnanmadı. Ona göre Hae Soo onu bırakmazdı.


    Hae Soo günümüz dünyasına geri döner. Her gece rüyasında Wang So’yu görse de anlam veremez çünkü geçmişe gittiğini hatırlamıyor. Wang So’nun kim olduğunu bilmiyor. Küçük çapta bir yıkım yaşanıyor bu sahnede. Nasıl hatırlamaz diye hayıflanıyorsunuz.

    Finalin en güzel sahnesi ise son sahne olan müze sahnesidir. Hae Soo Goryeo Dönemine ait bir müzeye tesadüf eseri denk gelir. Bir sürü fotoğraflar ve bilgiler mevcuttur. Baktıkça güzel kızımız bir şeyleri hatırlamaya, gördüğü rüyaların gerçek olduğuna kanaat getirir. Wang So’nun portresini görünce gözyaşlarına boğulur. (tabii bizde)


    Düşünsenize o aşk gerçekten yaşanmış ama 1000 yıl önce. Sevdiği adam 1000 yıl öncesinde kalmış.  Sevdiği adamın da en korktuğu şey yalnız kalmaktı. O orada yalnız kaldı. Kızımız burada.. Hae Soo bu sahnede seni yalnız bıraktığım için özür dilerim diyerek ağlıyor.

Yapayalnız kaldığı sahne.

    Kanlı kral olarak tarihe geçen Wang So’nun hayatını okurken başarmış olduğunu anladığı sahnemiz.  Artık tarihe kanlı kral olarak geçmemişti.







    Wang So’nun bu sözü bile dizimiz bitti. Bir açık kapı kaldı. Yıllarca acaba yeni sezon gelir mi diye bekledik. Sanırım böyle bir şey olmayacak. Ama onları yeniden kavuşurken görmeyi gerçekten çok isterdim. 💜

    Son olarak dizinin OST bahsetmeden geçemeyeceğim. Şarkıları, müzikleri dizi gibi şahaneydi. Birkaç tane çok beğendiğim OST leri linkleyeceğim. Sizde bakarsınız. Yine dizi yorumlarında buluşacağız. Keyifle okumanız dileği ile. Yorumlarınızı bekliyorum :)

https://youtu.be/KsIXquzRxi8

https://youtu.be/MGYJd1tqwio

https://youtu.be/6GC8JF2FOgA

https://youtu.be/F_9pZv0wn9Q

Her şarkısı ayrı güzeldi, bunlar benim favorim.💗



HALİL CİBRAN; SEVGİ ÜZERİNE